Epilepsi (sara hastalığı) beyinde bir grup sinir hücresinin anormal elektriksel deşarjlarına bağlı olarak klinikte gelip geçici olarak ortaya çıkan

Epilepsi (sara hastalığı) beyinde bir grup sinir hücresinin anormal elektriksel deşarjlarına bağlı olarak klinikte gelip geçici motor, duyu, his veya şuur bozukluğu olarak ortaya çıkan bir hastalıktır. Buna bağlı olarak dalma, tüm vücutta veya uzuvlarda kasılma, çırpınma, atma gibi belirtiler ani olarak ortaya çıkabilir ve çoğu kez kısa sürede kendiliğinden geçer. Bazen peş peşe tekrarlayan ve süreklilik kazanan nöbetler hayati tehlikeye neden olur. 

Epilepsi nöbetlerinin değerlendirilmesinde 6 ana faktör önemlidir.

1-Bu gerçekten bir epilepsi nöbeti midir? Yoksa onu taklit eden başka bir geçici olay mıdır?

2-Çocuk hangi tip nöbet geçirmektedir?

3-Epilepsi nöbetinin nedeni nedir?

4-Epilepsi nöbetleri nasıl tanınır ve hangi yöntemler kullanılır?

5- Epilepsi nöbetlerinde tedavi ve yaklaşım nasıl olmalıdır?

6- Epilepsinin cerrahi tedavisi nasıl olur? Başka tedavi seçenekleri var mıdır?

 

Çocuklarda epilepsilerle karışabilen olaylar

Epilepsi büyük oranda çocuklukta başlamakla birlikte, bu yaşlarda ortaya çıkan bir çok farklı olayın da epilepsi nöbetlerini taklit edebileceğini unutmamak gerekir. Epilepsiyi taklit eden ve hiç tedavi gerektirmeyecek kadar masum olanlar yanı sıra bazı ciddi tablolarda da epilepsi tedavisine başlamak son derece yanlış olacaktır. Bu nedenle epilepsi tanısı koyarken bu olasılıklara dikkat etmek gerekir. Hekim, nöbeti gözlemleyen anne baba veya yakınlardan dikkatli öykü almalıdır. Epilepsi nöbetlerini taklit eden bazı tablolar şunlardır:

 

Senkop nöbetleri: Beyin kan akımında azalmaya bağlı şuur kaybı ve vücutta gevşeme tablosudur. Bayılma öncesi ayakta durma, stres, açlık, kan görme, yüksek ateş gibi etkenler tetikleyici olabilecekleri için sorgulanmalıdırlar.

 

Kalp sorunlarına bağlı nöbetler: Ani ölüme neden olabileceklerinden önemlidirler. Ailede senkop öyküsü araştırılması ve kalp muayenesi gereklidir.

 

Süt çocuğunda iyi huylu baş dönmesi atakları: Süreleri birkaç dakikayı geçmeyen ani, seyrek baş dönmesi ataklarıdır. Çocukta korku ifadesi, renkte beyazlaşma, bulunduğu yere oturma, anneye tutunma veya düşme olabilir.

 

Soluk tutma nöbetleri: 5 yaşın altındaki çocuklarda % 4 sıklıkta görülür. İki tipi vardır; morarma ile şekillenen tipinde bebek öfke, korkuya yanıt olarak şiddetle ağlamaya başlarken soluğu durur ve vücudu gevşer. Görünüşü ürkütücüdür fakat genellikle zararsızdır ve solunum kendiliğinden geri gelir. Soluk tipinde ise genelde hafif kafa darbesine yol açan düşmelerin ardından çocuk ağlamadan bayılır, rengi soluktur ve vücudu katılaşır. Bu daha ciddi bir durumdur.

 

Aşırı irkilme hastalıkları: İşitsel, görsel veya dokunsal uyaranlara karşı normalde görülmesi olağandışı aşırı bir sıçrama yanıtıdır.

 

Migren ile ilişkili durumlar: Migren hastalarının yaklaşık %20 kadarı ilk krizlerini 5 yaşın altında geçirmektedir. Klasik tip migrende başlangıçta baş dönmesi, bulanık görme, ağız etrafı ve/veya ellerde uyuşma, farklı ses ve kokular algılama olabilir. Sonrasında baş ağrısı başlar. Bazı yineleyen olaylar migren ile ilişkilendirilebilmektedir. Siklik kusma dediğimiz çocuklarda gözlenen bir migren alt tipi, karın ağrısının eşlik edebildiği saatler sürebilen kusma ataklarıdır. Yine tek başına karın ağrısı psikolojik olabileceği gibi migrenin bir alt tipi de olabilir.

 

Uyku ile ilişkili durumlar: Gece korkusu çocuğun ani bir korku ve bazen çığlıkla uykudan kalkarak şaşkın, korkulu bir tablo halinde olmasıdır. Bu sırada sayıklayabilir, anlamsız ve eksik cevaplar verebilir. Ertesi gün çocuk olanları hatırlamaz. Bir başka sık görülen tablo uykuda gezinmedir. Çocuk uykudan kalkar, şaşkın haldedir, evin içinde anlamsız dolaşmalar, dışarı çıkma davranışları sergiler. Bu tablo da ertesi gün hatırlanmaz. Özellikle uykuya dalarken gözlenen uyku sıçramaları sık ve anormal olmayan davranışlardır.

 

Psikojen nöbetler: En sık ergenlerde görülen bu nöbetlerin epilepsi nöbetlerinden ayrılması güç olabilmektedir. Her türlü epilepsi nöbetine benzeyen psikojen nöbetleri ayırt etmede hastalık öyküsü yanı sıra ailenin dikkatli gözlemine dayanan doğru bilgi, nöbetlerin kameraya kaydedilmesi önemlidir.

 

2-Çocuk hangi tipte bir nöbet geçirmektedir? Bu nöbete tedavi yaklaşımı nasıl olmalıdır?

Temel olarak iki nöbet tipi sayılabilir. Yaygın (jeneralize) nöbetlerde anormal deşarjlar beynin her iki bölgesinden aynı anda ortaya çıkarlar. Kısmi (parsiyel) nöbetlerde ise deşarjlar belirli bir beyin bölgesinden kaynaklanır. Epilepsi (sara) hastalığı, epilepsi nöbetlerinin tekrarlama eğiliminin bulunduğu durumdur. Eğer epilepsi nöbeti, tanısı konmuş bir hastalığa bağlı ortaya çıkıyorsa buna sebebi belli (semptomatik) epilepsi denir. Bir çok araştırma yöntemlerine rağmen sebebi hala bulunamayan epilepsilere sebebi bulunamayan (kriptojen) epilepsiler denir. Yine araştırma yöntemlerine rağmen bir sebebin bulunamadığı ancak klinik verilerin bir genetik epilepsiyi düşündürdüğü epilepsilere iyi huylu sebebi belli olmayan (idiyopatik) epilepsi denir. Araştırmalar genişledikçe genetik geçiş özelliği gösteren epilepsilerin sayısı artmaktadır.

 

Kısmi (parsiyel) nöbetlerde şuur açıktır, fakat değişik his ve duyular algılarlar. Vücudun bir tarafında kol ve bacakta veya sadece ağız kenarında atmalar, titremeler, gözde kırpıştırmalarla şekillenir. Eğer nöbet kısmi başlar fakat bir süre sonra şuurda etkilenme gözlenirse,              bu durumda karmaşık kısmi (kompleks parsiyel) nöbetten söz edilir. Beynin her iki bölgesinden kaynaklanan yaygın (jeneralize) nöbetlerde ise öncelikle şuur kaybı, dalmalar ve  buna eşlik edebilen kaslarda kasılma ve titreme nöbetleri veya düşmeler gözlenir.

 

Epilepsi hastalarının çoğu normal veya yüksek zekaya sahiptirler. Epilepsi hastalığına sahip bir çok ünlü vardır; Rus yazar Dostoyevski, filozof Sokrat, Napolyon, dinamiti bulan ve Nobel ödülü alan Alfred Nobel. Epilepsi hastalığına sahip yine bir çok sporcu ve olimpiyat yarışçısı vardır. Seyrek olarak nöbetler eğer şiddetli ise beyin hasarına yol açabilirler. Beyin hasarına nöbetlerin kendisinin mi yoksa nöbete neden olan sebebin mi yol açtığı halen net değildir.

 

Epilepsi tanısı alan hastaların %80 kadarında nöbetler epilepsi ilaçları ile kontrol altına alınabilmektedir. Bununla birlikte %20 hastada en uygun tedaviye rağmen çocuklar nöbet geçirmeye devam etmektedirler. Her ne kadar epilepsi tam olarak tedavi edilemezse de bazı nöbetler kendiliğinden kaybolabilmektedir. İdiyopatik veya kriptojenik olarak sınıflandırdığımız nöbetlerin % 68 ile 92 kadarı, tanı konulduktan sonraki 20 yıl içinde kaybolabilmektedirler. Şiddetli epilepsisi olan çocuklarda ise, oran bu kadar yüksek olmasa da zamanla nöbetler azalabilmekte hatta kaybolabilmektedir.

 

İlk nöbetin ardından hemen bir ilaç tedavisine başlanması yanlış bir yaklaşımdır. Tedavi yaklaşımı epilepsi nöbetinin tipine ve özelliklerine bağlıdır. Etkili bir epilepsi tedavisi için epilepsinin tipi iyi bilinmelidir. Oldukça seyrek görülen ve kısmi seyreden iyi huylu epilepsi nöbetlerinde ilaç başlamak yerine çocuğun yakın takipte tutulması, bununla birlikte dirençli seyreden nöbetlerde gerektiğinde birden fazla ilaç tedavisi uygulanması yerinde olacaktır.

 

Nöbetlerin tekrarlaması ve status epileptikus (nöbet aralarında şuurda düzelme olmaksızın birbiri ardına nöbet geçirme) hali, beyinde oksijensiz kalmaya bağlı bazı etkilere yol açabilir ve her nöbet bir sonrakinin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Tedavisiz kalan kısmi nöbet türlerinin bir süre sonra yaygın nöbetlere dönüşmesi olasıdır ve nöbet geçirme anında hastanın maruz kalabileceği tehlikeler vardır. Bunlar, merdivenden düşme, kişi sokakta ise trafik kazası, suda boğulma, vb. durumlardır. Yukarıda sayılan tüm bu nedenlerle epilepsi mutlaka müdahale edilmesi gereken bir durumdur.


Epilepsinin en önemli tedavi şekli ilaç tedavisidir. Epilepside kullanılan ilaçlar beyin hücrelerinin aşırı uyarılma durumunu baskılayarak nöbetlerin oluşunu engeller.             Epilepsi ilaçları her gün, önerilen dozda ve saatlerde çok düzgün bir şekilde kullanılmalıdır. Anne-babaların sık yaptıkları yanlışlıklar, örneğin sabah dozu unutulduğunda akşam her iki dozun birlikte verilmesi veya dozların çok dakik verilebilmesi amacıyla çocuğun uyku düzeninin bozulması gibidir. Bu uygulamalar hastaya yarar sağlamaz. İlacın veriliş saatlerinde yapılacak 30-60 dakikalık oynamaların zararı yoktur.


Tedavi sırasında kullanılan ilaçların yan etkilerini göz önünde bulundurulmalı ve gerektiğinde kan tetkikleri yapılmalıdır. Bazı epilepsi ilaçları tedavinin başlangıcında uyku hali, sersemlik, dengesizlik, ciltte döküntüler gibi yan etkilere neden olabilir. Bu tür yan etkilerin görülmemesi için ilaçları küçük dozlarda kullanmaya başlayarak zaman içinde doz artırma tercih edilir. Bazen de tedavinin ilerleyen yıllarında iştah artışı, şişmanlama, saç dökülmesi, diş etlerinde kabarma, aşırı hareketlilik, kıllanma vb. gibi yan etkiler görülebilir. Uygun aralıklarla muayene ve gerekli laboratuar tetkikleri ile çocuğunuzu koruyacak önlemleri almak gereklidir.

 

3-Mümkünse epilepsi nöbetinin sebebinin tanınabilmesi önemlidir

Doğaldır ki erişkinde olduğu gibi çocukta da beyni etkileyen her türlü hastalık epilepsi nöbetlerine yol açabilir. Doğum öncesi annenin enfeksiyonu, zayıf beslenme, oksijen yetersizliği beynin gelişmesini etkiler. Sistemik bir hastalıktan, beyin hasarına ve anormal beyin gelişimine kadar normal beyin etkinliğini bozan herhangi bir neden nöbete yol açabilir. Gelişmekte olan bir beyin çeşitli hasarlara karşı son derece hassastır. Epilepsiye neden olan tabloların başında menenjit gibi enfeksiyonlar, kalıtsal hastalıklar, beyinde yapısal anormallikler, kafa travması, uzun süren ateşli havaleler ve metabolik hastalıklar sayılabilir. Bu tür durumlarda tanıya gidişte zorluk çekilmez. Fakat çocukların yaklaşık yarısında bir neden bulunamayabilir. Genetik anormallikler de epilepside önemli rol oynar. Bazı epilepsi tiplerinde aileler arasında genetik geçiş gösterilebilir. Genetik alanda  devam edegelen çalışmaların ilaç araştırmalarına yeni bir ışık tutacağı düşünülmektedir.

 

4-Epilepsi nöbetlerini tanımada hangi yöntemler kullanılır?

Epilepsi nöbetini teşhis etmek için en ideali hekimin nöbeti görmesidir. Ancak çoğunlukla bu mümkün olmaz. Bu nedenle hekim, nöbeti gören kişilerden veya anne babadan nöbetin başlangıcı, sıklık ve özellikleri hakkında ayrıntılı bilgiler almalıdır. Ayrıca gebelik, doğum çocuğun gelişimi ve diğer aile bireylerinde nöbet olup olmadığı konusunda bilgi alınmalıdır. Epilepsi nöbetleri ve çeşitli özellikleri konusunda karar verildikten sonra epilepsi sendromları tanısı konabilir. Bu tanı ile çocuğun hastalığının nasıl seyredeceği konusunda fikir edinmek olanaklıdır.

 

Ayrıntılı bir nörolojik muayeneden sonra bazı laboratuar incelemelerine gerek duyulur. Bunların başında elektroensefalografi (EEG) gelir. Bu tetkikin video EEG olarak, yeterli süre ve hem uyku hem uyanıklıkta çekilmesi çok daha etkili ve kesin bir sonuç elde edilmesine neden olur. Video EEG tetkiki mümkünse bu konuda özelleşmiş hekimlerin olduğu ve bu alanda uzmanlaşmış merkezlerde yapılmalıdır. Bunun yanı sıra beyin tomografisi (BT), manyetik rezonans (MR), uzun süreli (tüm gece) video EEG monitorizasyonu, çeşitli biyokimyasal ve metabolik tetkikler (kanda, idrarda ve beyin-omurilik sıvısında) gerekli olabilir. Bu tetkiklerin hiçbirisinin hasta açısından önemli bir tehlikesi yoktur. Aksine nöbetlerin nedenini bulmak, epileptik olmayan diğer bazı nöbetlerden ayırt edebilmek için gereklidir.

 

5-Epilepsi nöbeti geçiren bir çocuk ne zaman cerrahi adayıdır? Başka tedavi seçenekleri var mıdır?

Epileptik nöbetler bir çok ilaç tedavisi denemesine rağmen yeterince kontrol altına alınamadığında cerrahi tedavi akla gelebilir. Buna nöroloji uzmanı ile birlikte çalışan uzmanlar ekibi ve beyin cerrahı birlikte karar verir. Cerrahi girişimin risklerine oranla faydasının daha fazla olacağı konusunda uzun süren inceleme, toplantı ve görüşmeler yapılır. Birçok etken göz önünde tutulur. Çocuğun cerrahiden fayda görüp görmeyeceği epilepsi nöbetinin tipine ve beyinde epilepsi nöbetine neden olan bir kaynağın varlığına bağlıdır. 

 

Cerrahi tedavi dışında tamamlayıcı nitelikte bazen fayda görülen başka tedavi yaklaşımları da vardır. Bunlar içinde ketojenik diyet denilen yağlardan zengin, karbonhidratlardan fakir diyetin bazı durumlarda nöbetleri azaltabildiği dikkati çekmiştir. Ancak ketojenik diyet çocuklar için uygulanması zor bir diyettir. Ayrıca olası bazı yan etkileri, beslenme yetersizliğine bağlı büyüme geriliği, böbrek taşlarına neden olan kanda ürik asit yükselmesi olabilir.

6-Epilepsi nöbeti sırasında ne yapmalıyım?

Çocuğu yan döndürüp tükürüğünün dışarı akması ve daha rahat nefes alıp vermesi için başını hafif yana arkaya eğin. Başının altına yumuşak bir yastık koyun. Elbiselerini gevşetin, şayet takıyorsa gözlüklerini çıkartın, hastanın dilini ısırmasını engellemek amacıyla elle veya bir cisimle çeneyi açmaya çalışmayın, ağzına hiçbir şey koymayın. Ancak ağızdaki yiyecek maddelerinin çıkartılması yararlı olur. Üzerine su dökmeyin, zorla nefes aldırmaya çalışmayın, çocuğu sallayarak ya da yüzüne vurarak, bazı maddeler koklatarak uyandırmaya çalışmayın. Havayolunu açık tutun. Çocuğun hareketlerini durdurmaya çalışmayın. Etrafındaki zarar verecek keskin objeleri uzaklaştırın. Nöbetin ne kadar sürdüğünü ve özelliklerini not edin. Nöbet bitene kadar çocuğun yanında kalın.

 

 

ELEKTRONÖROFİZYOLOJİ TERİMLERİ

AEP        AEP :     İşitsel uyarılmış potansiyelin kısaltması.

aksiyon potansiyeli   action potential :  Bir sinir veya kas lifi zarı boyunca oluşturulan kısa elektriksel potansiyel. Hep veya hiç yasasına göre eşik düzeyi yada üzerindeki uyaranın olduğu her durumda değişmez biçim ve büyüklükte oluşur.

Aktivasyon activation   :  1. Fizyolojide bir süreci başlatma anlamında kullanılan genel bir terim. 2. Motor birim aksiyon potansiyelinin ateşlenmesi süreci. Kasılmanın gücü motor birim sayısı ile onların ateşlenme hızı tarafından belirlenir.

akut inflamatuvar nöropati acute inflammatory neuropathy : Akut, monofazik polinöropati. Yakınmaların başlamasından sonraki 4 hafta içinde en ağır bulguların ortaya çıkmasıyla karakterizedir. En sık klinik görünümü alt ekstremiteden başlayıp yükselen duyusal-motor nöropatidir. Elektrofizyolojik çalışmalar en yaygın olarak demiyelinizasyonun varlığını ortaya koyar fakat aksonal dejenerasyonda görülebilir.

anodal blok       anodal block     :Stimülatörün artı uç altındaki zarın hiperpolarizasyonu nedeni ile lokal sinir ileti bloğudur.

birleşik duyusal sinir aksiyon potansiyeli compound sensory nerve action potential   : Duyusal afferent liflerden, karma bir sinirin duyusal dalından veya duyusal sinirin veya dorsal sinir kökünün uyarılmasıyla  kaydedilen birleşik sinir aksiyon potansiyelidir. Duyusal reseptörlere eş zamanlı uyaran verildiğinde kaydedilebilir. Genlik, latans, süre ve biçim kaydedilmelidir.

birleşik kas aksiyon potansiyeli               compound muscle action potential (CMAP)      :Kasın sinirinin doğrudan veya dolaylı olarak uyarılması ve kas lifi potansiyellerinden senkronize olarak kaydedilen potansiyeldir.Genlik, süre ve negatif fazın latansı ile uyarım ve kayıt yöntemi kaydedilmelidir. Potansiyelin özgün adı kullanılmalıdır. Örneğin M dalgası, F dalgası, H dalgası, T dalgası ve A dalgası ile göz kırpma refleksinin R1 ve R2 dalgalarıdır. 

birleşik motor sinir aksiyon potansiyeli              compound motor nerve action potential     :Motor sinirin efferent liflerinden veya karma sinirin motor dalından kaydedilen birleşik sinir aksiyon potansiyelidir.  Karma sinirin motor dallarının veya ventral sinir köklerinin uyarılması ile elde edilir. Genlik, latans, süre ve faz sayısı ölçülmelidir. Birleşik kas aksiyon potansiyelinden ayırt edilmelidir.

blok       blocking              :Tek lif EMG’de ardışık boşalımlar sırasında potansiyelin bir veya bir kaç bileşeninin kaybolmasını tanımlayan terim. Genellikle jitter 80-100 µs yi geçtiğinde görülür. Primer sinir-kas kavşağı hastalığına bağlı olarak Miyastenia Gravis veya diğer miyastenik sendromlarda sinir-kas kavşağındaki bozukluğun belirtisidir. Nöropati veya miyopatilerde dejenerasyon ve reinnervasyonun belirtisi olarak  görülebilir.

brakiyal pleksus              :brachial plexus                C5 den T1’e kadar olan spinal köklerin oluşturduğu anatomik yapıdır. Omuz bölgesinden geçer ve koldaki periferik sinirler ile sonlanır.

denervasyon potansiyeli            :denervation potential Bazen fibrilasyon potansiyeli ile eş anlamlı olarak kullanılır ancak bu şekilde kullanımı denervasyon olmadan da fibrilasyonun görülebilmesi nedeniyle önerilmemektedir.

diken    spike     :1. Uyarılabilen hücre zarı eşik değere ulaştığında hep veya hiç ilkesiyle oluşan kısa süreli (1-3 msn) dalgadır. 2. Sinir ve kastaki impulsun elektriksel kaydıdır.

diskinezi             dyskinesia          :Koreik veya distonik tipte istemsiz normal olmayan hareket. Özgün olmayan bir terimdir ve genellikle etiyolojik nedenle birlikte uyarlanmış olarak kullanılır. ( tardiv diskinezi, L-dopa diskinezisi gibi)

distal latans       distal latency:   Bir sinirin uyarılan en distal noktasıyla yanıtın başlangıcı arasındaki süredir. Motor ve duyusal sinirin en distal bölümlerinin iletim özelliklerinin bir ölçüsüdür. bkz. motor latans ve duyusal latans

distoni dystonia              :İstemsiz sürekli kas kasılması ile karakterize uzamış hareketler veya normal olmayan duruşa neden olan bir hastalıktır.

DSAP     SNAP    :Duyusal sinir aksiyon potansiyelinin kısaltması.

duyusal latans  sensory latans: Birleşik duyusal aksiyon potansiyelinin negatif sapmasının başlangıcı ile uyaranın başlangıcı arasında geçen süredir. Duyusal tepe latansı yerine de kullanılmaktadır. Uyaranın göreceli yerine göre distal veya proksimal duyusal latans olarak da nitelenebilir.

duyusal potansiyel        sensory potential:          Birleşik duyusal sinir aksiyon potansiyeli ile eş anlamlıdır.

duyusal sinir     sensory nevre: Çoğunlukla deri reseptörlerini innerve eden sadece duyusal aksonlardan oluşan bir sinirdir.

elektrokortikografi        electrocorticography    :Beyinin yüzeyinden doğrudan yapılan elektrofizyolojik kayıt.

elektromiyograf              electromyograph            :Santral, periferik ve otonomik sinir sistemi ile sinir-kas kavşağı ve kasların fonksiyonunu değerlendirmek amacı ile elektriksel potansiyelleri göstermek, kaydetmek, işlemek için kullanılan araç.

elektromiyografi            electromyography         :Kayıt edici elektrot (iğne EMG de iğne elektrot ile kineziyolojik çalışmalarda yüzeyel elektrotlarla)  ile kastan belirli şekilde giriş, istirahat ve istemli kasının çalışılıp, kaydedilmesidir.

elektronörografi             elektroneurography      :Periferik sinirin aksiyon potansiyellerinin çalışılması ve kayıt edilmesidir. Sinir ileti çalışmaları ile eş anlamlıdır.

elektronöromiyografi   electroneuromyography             :Elektromiyografi ve elektronörografinin birleşik çalışmasıdır. Klinik elektromiyografi ile eş anlamlıdır.

Erb noktası         Erb’s point         :Deri üzerinden yapılan sinir uyarımında brakiyal pleksusun üst trunkusuna ait aksonların aktive edildiği boyun anterolateral taban bölgesi.

faz          phase   :Bir dalganın izoelektrik çizgiden ayrılıp izoelektrik çizgiye döndüğü bölümdür.

fibrilasyon         fibrillation         :Kas liflerinin ayrı ayrı istemsiz, deri üzerinden görülemeyecek kasılmalardır. Elektromiyografide bu terimin kullanılması yerine fibrilasyon potansiyelinin kullanılması yeğlenmektedir.

frekans                frequency          :Yineleyen bir dalganın 1 saniye içinde görülme sayısı. Hertz (Hz) ile ölçülür veya saniyede dönüş (cps veya c/s).

genlik   amplitude          :Aksiyon potansiyeli ile ilgili olarak ölçülen iki nokta arasındaki en büyük voltaj farkı. Genellikle aksiyon potansiyelinin negatif ve pozitif tepeleri veya potansiyelin başlangıcı ile negatif tepe arasındaki fark ölçülür.

görsel uyarılmış potansiyel       visuel evoked potential (VEP)  :Görsel uyaran karşı oluşan ve serebrumda kaydedilen biyolojik kaynaklı elektriksel dalgalardır. Uyarı hızı (aralıklı veya sürekli) ve uyarımın biçimiyle sınıflandırılır. Normal VEP dama taşı biçimindeki karelerin değişimi veya tersine dönmesiyle öncesinde negatif tepesi olan (N75) en büyük pozitif tepe oksipitalde elde edilen yaklaşık 100 msn (P100) latanslı yanıttır. P100 yanıtının genlik ve latansının normal sınırları birçok faktöre bağlıdır. Bunlar  a) görme keskinliği, yaş ve cins gibi deneğe ait değişkenler b) uyaran tipi, tam alan veya yarım alan uyarım, kare büyüklüğü, kontrastlık ve parlaklık gibi uyarana bağlı değişkenler  c) elektrotlarının yerleşimi ve bileşimi gibi kayıt koşullarına ait parametrelerdir.

hemifasiyal spazm         hemifacial spasm           :Yüz kaslarının sık, yineleyen, tek yanlı istemsiz kasılması ile karakterize klinik durumdur. Elektriksel tanı çalışmalarında yüz kaslarında kısa süreli motor birim aksiyon potansiyellerin gruplaşmış boşalımların eşlik edişidir. Çoğunlukla yüksek sıklıklı boşalımlardır.

hiperekspleksi hyperekplexia  :Abartılmış irkilme refleks ile karakterize durumdur. İrkilme refleksinin beklenenden çok daha şiddetli olacak şekilde abartılı olması (Yüksek genlik veya daha yaygın)  veya yineleyen uyaranlara beklenen alışmanın olmamasıdır. Genetik kökenli veya edinilmiş nedenlerle olabilir.

iğne elektrot     needle elektrod :           İlgilenilen dokunun yakınına deriyi delerek girmeyi sağlayan, kayıt veya uyarı amacıyla kullanılan elektriksel araç. bkz. bipolar kaydedici iğne elektrot, konsantrik iğne elektrot, makro-EMG iğne elektrot, monopolar iğne elektrot, multilead elektrot, tek lif EMG elektrodu ve uyarıcı elektrot.

ileti hızı               conduction velocity       :Aksiyon potansiyelin sinir veya kas lifi boyunca ilerleme hızıdır. Çalışılan sinir lifine özgü (motor, duyusal, otonomik ve karma)  olmalıdır. Sinir gövdesi için maksimal ileti hızı iki farklı noktadan maksimal veya supramaksimal şekilde uyarılmasıyla elde edilen potansiyelin latansından hesaplanır. İki nokta arasındaki uzunluk iki nokta arasında geçen zamana bölünerek bulunur. Hesaplanan hız en hızlı liflerin hızıdır ve m/sn. Olarak ifade edilir. Yaygın kullanımı ile maksimal ileti hızı olarak bilinir. Özel tekniklerle yavaş ileten lifler gibi diğer liflerinde hızı ölçülebilir.

ileti mesafesi   conduction distance      :Santimetre veya milimetre olarak iletimin belirlendiği sinir veya kas uzunluğudur.

intraoperatif monitorizasyon   intraoperative monitoring:        Ameliyat sırasında elektrofizyolojik uyarı ve kayıt tekniklerinin kullanılmasıdır. Bu terim genellikle sinir sisteminde cerrahi sırasındaki zedelenmeyi ortaya çıkarmak veya cerrahiye rehberlik amacıyla kullanılır.

işitsel uyarılmış potansiyel        AEP (auditory evoked potential)            :Ses uyarananın oluşturduğu biyolojik kaynaklı potansiyel. Latansına göre kısa latanslı beyin sapı işitsel potansiyeli (BAER) 10 msn’e kadar, orta latanslı 10-50 msn., ve uzun latanslı 50 msn sonrası kayıtlanan potansiyellerdir.

jiggle    jiggle    :EMG iğne elektrodu ile yapılan kayıtta motor birim aksiyon potansiyelin şeklindeki değişmedir. Çok küçük değişim normalde görülebilir. Sinir-kas kavşağının bozukluklarında, erken reinnervasyonda ve miyastenik hastalıklarda değişme gözle görülebilecek kadar büyük olabilir. Bu değişmeyi ölçebilecek kalitatif kolay  bir metot henüz geliştirilemiştir.

karpal tunel sendromu                carpal tunnel syndrome              : Mediyan siniri bilekte etkileyen mononöropatidir. Mediyan sinir tünelden geçerken dorsalde bilek kemikleri, lateralde ön kolun fleksör tendonları ve volar tarafta transvers karpal ligament ile komşudur ve bu yapılardan herhangi birisinin basısı ile oluşan nöropatidir. Yineleyen el ve bilek hareketleri basıya katkıda bulunabilir.

kas krampı         muscle cramp   :Elektriksel aktivitenin eşlik ettiği istemsiz, ağrılı kas kasılmasıdır.

klinik elektromiyografi                clinical electromyography          :İnsan periferik sinir ve kasından biyolojik elektriksel sinyallerin bilimsel yöntemle kaydedilmesidir.

konsantrik iğne elektrot             concentric needle elecrode      :Merkezindeki yalıtılmış tel ile iğnenin kanülü arasındaki elektriksel potansiyel farkını ölçen kaydedici elektrot.

kronik inflamatuvar demiyelinizan poliradikülopati     cronic inflammatory demiyelinating polyradiculoneuropathy (CIDP):                 Periferik sinir sisteminin demiyelinizasyonu ile karakterize polinöropati veya poliradikülopatidir. Çoğu olguda aksonal dejenerasyon eklenebilir. Bazı olgularda monoklonal gammopati (MGUS) eşlik edebilir. Akut inflamatuvar nöropatiden ayırt edilmelidir.

kübital tünel sendromu              cubital tunnel syndrome:           Dirsek bölgesinde  ulnar siniri etkileyen mononöropati. Tuzak nöropati sinirin aponörozdan fleksör karpi ulnarisin iki başı arasında medial epikondilin ortalama 1.5-3.5 cm distalinde basısı ile oluşur. Tuzağın mekanizması kübital tünelin fleksiyon sırasındaki olası daralmasıdır.

latans   latency:               Uyaran ile yanıt arasındaki süredir. Başlangıç latansı uyaranın başlangıcı ile yanıtın başlangıcı arasındaki, tepe latansı uyaranın başlangıcı ile yanıtın seçilmiş tepesi arasındaki süreyi tanımlar.

makro EMG iğne elektrot           macro-EMG needle electrode  :Tek lif EMG iğnesinin değiştirilmesi ile iğne ucundan 15 mm bölümün yalıtıldığı ve 7.5 mm de 25 µm’lik küçük kayıt alanın var olduğu elektrottur.

mikst sinir          mixed nerve     :Motor ve duyusal liflerin birlikteliği ile oluşan sinirdir.

miyastenia gravis           myastenia gravis             :Yineleyen kas aktivitesi ile artan kas güçsüzlüğü ile karakterize bir hastalıktır.  Sinir kas kavşağındaki asetilkolin reseptörlerine karşı antikorların neden olduğu sıklıkla otoimmün bir hastalıktır.

miyopati             myopathy           :Kas liflerinin fonksiyon ve/veya yapısını etkileyen hastalık. Etiyolojiler arasında kalıtsal, doğumsal, mitokondriyal, inflamatuvar, metabolik, enfeksiyöz, neoplastik, vasküler ve travmatik hastalıklar bulunur. Bu hastalıkların tümü değil ama çoğu iğne elektromiyografisinde anormallik gösterir.

miyotoni             myotonia:          İstemli kası veya vurulma sonrası kasın gevşemesindeki gecikmedir. Miyotonik boşalım, kompleks yineleyen boşalım veya nöromiyotoni gibi elektriksel aktiviteler eşlik eder.

mononöropati multipleks          mononeuropathy multiplex:    Bir sinir boyunca sadece o sinire ait liflerin aksonal zedelenmesi ve/veya demiyelinizasyonu ile karakterize bir hastalık.

motor nöron hastalığı   motor neuron disease  :Beyin, beyin sapı ve spinal korddaki motor sinir hücrelerinin dejenerasyonu ile karakterize bir hastalıktır. Dejenerasyonun yerleşimi klinik görünümünü de belirler. Dejenerasyon temel olarak kortikospinal traktusu etkilemiş ise Primer lateral skleroz görülür. Dejenerasyon temel olarak aşağı motor nöronu etkiler ise spinal müsküler atrofi görülür. Dejenerasyon hem kortikospinal traktusu hem de aşağı motor nöronları etkilemiş ise amyotrofik lateral skleroz görülür.

motor uyarılmış potansiyel       motor evoked potential (MEP)                :Transkraniyal manyetik stimülasyon veya transkraniyal elektrik uyarma ile elde edilen birleşik kas aksiyon potansiyelidir.

multifokal motor nöropati         multifocal motor neuropathy:  Birden çok siniri etkileyen motor sinir iletimlerinde  bloklarla karakterize bir hastalık. Motor ileti hızı çalışmaları altta yatan patolojiye bağlı olarak etkilenen sinir bölgelerinin tanımlanmasına olanak sağlar.

nöropati              neuropathy       :Periferik sinirin hastalığıdır. Sinirin en çok etkilenen anatomik bölümüyle sınıflandırılabilir: hücre gövdesi(nöronopati), akson (aksonopati) veya miyelin kılıf (demiyelinizan nöropati). Motor ve duyusal sinirler seçici olarak etkilenebildiği gibi birliktede etkilenebilir. Herediter, metabolik, inflamatuvar, toksik veya bilinmeyen etiyolojilidir.

pleksopati          plexopathy        :Spinal sinir köklerinin periferik sinir oluşumu için yeniden düzenlendiği servikal, brakiyal, lumbar veya sakral bölgedeki bölümlerinin etkilendiği aksonal veya demiyelinizan hastalıktır.

polinöropati      polyneuropathy              :Genellikle simetrik bir biçimde sinir liflerini etkileyen aksonal ve/veya demiyelinizan hastalık. Alt ekstremite uzun sinirlerinin distal segmentleri genellikle çok ağır etkilenir. Etkilenen sinir lifinin fonksiyonuna bağlı olarak duyusal, motor veya duyusal-motor olarak sınıflandırılabilir.

pozitif keskin dalga       positive sharp wave:     Tek bir kas lifinin önce pozitif sonra negatif olmak üzere iki fazlı aksiyon potansiyeli. İğne hareketi ile başlatılabilir(iğne girişi veya sebat etmeyen pozitif keskin dalga) veya kendiliğinden görülebilir. Tipik olarak 1-50 Hz hızında ve düzenli bir biçimdedir. Boşalım sonlanmadan önce hızı hafif düşebilir. Başlangıç sapması keskin (

radikülopati      radiculopathy   :Temel olarak bir spinal sinir veya kökün sinir liflerini etkileyen aksonal ve/veya demiyelinizan hastalıktır. Bir spinal kord segmenti düzeyinde anterior /motor) veya posterior(duyusal) spinal kökleri etkileyebilir. Oluşan klinik sendrom ağrı, duyusal kayıp, parestezi, güçsüzlük, fasikülasyonlar ve kas atrofisini içerebilir. Birden çok spinal kök tutulmuş ise tanımlayıcı  poliradikülopati terimi kullanılabilir.

rijidite  rigidity :Fizik muayenede eklem hareketinin tüm sınırlarında hıza bağlı olmaksızın kas tonusunda artma ve kas sertliğidir. Sıklıkla agonist ve antagonist kasların birlikte düşük derecede kasılmasıdır. Kas spastisitesi gibi aktif veya pasif gerilmelerde  istemsiz motor birim aksiyon potansiyel aktivitesi artar.  Gerilmenin hızı ile ilişkili görünmemekte ve pasif germede  tonus artışı ‘kurşun boru’ gibi veya sabit  niteliktedir. Bazal ganglionları etkileyen santral sinir sistemi hastalıklarının en önemli özelliğidir. Spastisite ile karşılaştırınız.

sinir ileti çalışması         nerve conduction study:             Elektriksel veya fizyolojik uyarana yanıt olarak elde edilen biyolojik kökenli elektriksel dalgaların kayıt ve analizidir. Dalgalar birleşik duyusal sinir aksiyon potansiyeli, birleşik kas aksiyon potansiyeli veya karma sinir aksiyon potansiyelidir. Birleşik kas aksiyon potansiyeli genellikle tarihsel kökenli harflerle tanımlanır; M dalgası, F dalgası, H dalgası, T dalgası, A dalgası, R1, R2 dalgaları gibi.  Standart koşullarda dalganın genlik, süre ve latansının normal sınırlarını ile motor ve duyusal maksimal ileti hızlarını belirlemek mümkündür. Bu terim genellikle periferik sinir kökenli dalgaların çalışmasını tanımlar iken ‘uyarılmış potansiyel çalışması’ hem periferik hem de santral sinir sisteminden köken alan potansiyelleri tanımlamaktadır. Elektronörografi ile eş anlamlıdır.

sinir kas kavşağı hastalıkları      neuromuscular transmission disorder  :Sinir kas kavşağının işlev ve yapısını etkileyen veya sinaptik iletiyi engelleyen patolojilerin eşlik ettiği hastalıklar. Özgül hastalıklar içinde miyastenia gravis, Lambert-Eaton, miyastenik sendrom ve botilismus vardır.

somatosensöriyel uyarılmış potansiyel               Somatosensory evoked potential (SEP):             Periferik sinir sistemi veya santral sinir sisteminden kaydedilen, periferik duyusal sinirlerin elektriksel uyarısı veya fizyolojik aktivasyonu ile oluşan biyolojik kökenli elektriksel dalgalardır. Polaritesi ve ortalama tepe latansıyla farklı bileşenleri olan normalde karmaşık bir dalgadır. Her bir bileşenin polaritesi ve latansı ı) yaş, cins, boy özelliklerine bağlı olarak. ıı) uyaranın şiddet ve hızı gibi özellikleri ile. ııı) Amplifikatörün zaman sabiti, elektrot yerleşimi, elektrot bileşimi gibi kayıt parametrelerine bağlı olarak değişir.

spinal uyarılmış potansiyel        spinal evoked potential              :Periferik duyusal sinirin elektriksel veya fizyolojik aktivasyonu ile oluşan ve spinal kord üzerinde kaydedilen biyolojik kaynaklı elektriksel dalgadır.

supraklavikular pleksus               supraclavicular plexus  :Klavikulanın üstünde lokalize  brakiyal pleksusun bir parçasıdır.

transkraniyal manyetik uyarım                transcranial magnetic stimulation (TMS)            :Kısa manyetik uyaran ile sağlam kafatası ve saçlı deriden beyin korteksinin uyarılmasıdır. Uygulanımda halka çevresinde 1-2 teslalık manyetik alan oluşturmak için halkadan kısa ve güçlü bir akım geçirilir.

tuzak nöropati  entrapment neuropathy             :Bir sinirin anatomik daralma bölgesinden geçerken sıkışmasıyla  oluşan mononöropatidir.

ulnar sinir dirsek nöropatisi      ulnar neuropathy at the elbow                :Ulnar siniri dirsek segmentinde etkileyen bir mononöropatidir. Tuzak nöropatisi için en az iki nokta tanımlanmıştır.  Sinir dirsekte retrokondiler kılıfı geçerken veya kübital tünele doğru girişinde basılanıp sıkıştırılabilir. Dirsekteki anatomik değişiklik veya deformitelerde sinir zedelenmesine katkıda bulunur. bkz. kübital tünel sendromu, tardi ulnar felç

uluslar arası 10-20 sistemi          international 10-20 system        :Saçlı deri üzerine elektrot yerleştirme sistemi. Elektrotlar nasion ile inion arasındaki sagital düzlemde veya sağ ve sol preauriküler noktalar arasında koronal düzlemde uzaklığın %10 veya %20’ sine gelecek şekilde yerleştirilir.

uyarılmış potansiyel çalışması evoked potential studies           :Elektrik, manyetik veya fizyolojik uyarana yanıt olarak elde edilen biyolojik kaynaklı elektriksel dalgaların kayıt ve analizidir. Uyaran özel motor veya duyusal reseptörlere uygulanır ve periferik veya santral sinir sistemindeki anatomik yollar boyunca kayıt edilir. Tipik olarak bir tek motor veya duyusal modalite bir test ile değerlendirilir ve çalışılacak modalite uyarılmış potansiyelin tipini belirler. İşitsel uyarılmış potansiyeller, beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyeller, görsel uyarılmış potansiyeller ve somatosensöriyel uyarılmış potansiyeller gibi.

yüzeyel elektrot             surface elektrode           :Deri yüzeyine yerleştirilerek kayıt veya uyarım için kullanılan iletken araç. Kullanılan materyal, biçimi( disk, yüzük gibi) büyüklüğü ve ayrıklığı belirtilmelidir.

.